Aklımız ve duygularımız. Bunları ayırmak çok zor. Diyelim bir şiir okuduk. Kağıt üzerindeki dizeler. Elimizle kitabı tutuyoruz, kitap gerçek, kağıt gerçek, kağıt üzerinde siyah karalamalar var, gerçek. Sözcükleri okuyoruz, okumayı biliyoruz, aklımızla, gözümüzle okuyoruz. Ama şiirin anlamı ise duygularımızla ilgili, hoşlanıyoruz, etkileniyoruz, hüzünlenebiliyoruz. Kitabı ellemek, satırları okumak duyularla ilgili, anlamı ise duygularla ilgili.
Akıl, duyular, sezgiler, duygular. Göremiyoruz bunları ama gerçek hepsi. Şiirde diyelim şair bir arabadan söz ediyor, onu göremiyoruz, ama hissediyoruz, gerçek bir araba yok orda, ama o sözcüğü okuyunca aklımıza araba geliyor. Diyelim bir öyküde bir kız, sevgilisi askere gitmiş ve üzülüyor, biz de onun üzüntüsüne üzülüyoruz. O ayrılığa üzülüyor, biz onun üzüntüsüne. O ayrılık bir gerçek değil, çünkü kız yok ve bu bir öykü. Ama biliyoruz ki ayrılık denen bir durum var.
Diyelim bir aşk filmi izliyoruz, romantik ve mutlu sonlu. Filmdeki çift mutlu oluyor. Durum gerçek değil, bir film sadece, yani teknik bir durum, görüntüler var, filme hapsolmuş o görüntüler. Biz mutlu oluyoruz ama. Hayatta karşılığı var çünkü. Film gerçek, bir teknik malzeme, filmin içeriği gerçek değil bir kurgu bir hayal, ama bizi mutlu eden duygular gerçek. Görünmeyen gerçek.
Bizse hep mutsuz aşkları anımsıyoruz romanlarda filmlerdeki. Mutsuz aşklar, acılar, özlemler daha kalıcı sanki. Belki de mutlu, neşeli, tatlı anları hatırlamaya gerek olmuyor. Onları yaşayıp gidiyoruz işte. Hafif ve uçucu bu günler, unutuluyor. Ama acıları unutmak daha zor gibi. Veya o kadar çok kavuşamama öyküsü, destanı, şiiri var ki, bunlar bize unutturmuyor aşk acısını.
Diyelim bir erkek var ve iki kız birden onu seviyor, erkeğin haberi bile yok, bu üç kişinin öyküsünü yazsak, erkekle ilgili yazacak bir şey yok, nesini yazacağız, ama o iki kızı yazabiliriz, çünkü ikisi de mutsuz ve üstelik birbirlerine rakipler.
Aşk duygusu beyinde olan bir şey. Beyin somut bir gerçek. Akıl mantık somut diyoruz ama onları gören yok. Aşk beyinde olan bir duygu ama kalpte hissediyoruz. Kalp gerçek ama aşk da gerçek. Bir insana akılsız demek mantıklı. Çünkü olmayabilir sahiden veya gelişmemiş olabilir. Ama beyinsiz diyemeyiz, çünkü en beyinsizde bile beyin var. Kalpsiz demek de mantıksız, duygusuz diyebiliriz ama.
Akıl, mantık, düşünme yeteneği, eğitimle gelişiyor, duygular ve sevme yeteneği de eğitimle gelişebilir. Ne kadar çok düşünürsek o kadar akıllanırız, ne kadar çok seversek o kadar duygulanırız.
No comments:
Post a Comment