Tabi siz şimdi bu başlığı görününce
"bu ne la" yada
"yaaa bırah ipneyi yaaa koşu moşu ayağına kendini övüp durucak şimdi" dediniz; yok yok rahat olun hacılar. Bu spor yazısından çok her zamanki gibi mizah yazısıdır, zira mizah ruhun gıdasıdır
(müzik değil o sen yanlış biliyon).Hani size hep koşudan sonra şunu yapmayın bunu yapmayın derler, yada nette bununla ilgili yazarlar ya, işte bende 1 ay kadar sonra fitness eğitmeni olmaya aday bir arıza olarak, bizzat yaşayarak tecrübe edindiğim, koşudan önce yapmamanız gerekenleri sebepleri ve yaşadıklarımdan örnek vererek izah edeyim efem.
İlk önce, çaykolik biri olduğum için koşu yapacağım saat gelip akreple yelkovan yiyişmeye başlayana kadar bol bol çay içmiş olurum, yapılan kahvaltı da cabası tabi. Doğal olarak bu şekilde koşamam diyip diş fırçalamaya giderim. Al işte sana en baba hatalardan birisi. Ağzıma ingiliz anahtarı soktuktan sonra koşmaya çalışsam daha rahat olur belkide efem; cizıs kırayst... Sebebine gelecek olursak; diş fırçasının kimyasalından dolayı siz hissetmeseniz bile ağzınızın içini plastiğimsi, böyle salyamsı bi havaya sokar
(sigara içenlerin pek hissedebileceğini sanmıyom, zira ağızlarında at yarışı olsa körelen dillerinden dolayı fark edemezler). "Iyyyy lanet girsin pis adam" demeyin hemen, öyle efem, gerçekleri diyom işte, diş fırçaladıktan sonra bulldog köpüklerine dönen ağız içinizle koşmaya gidince neler oluyo şöyle izah edeyim size:
Başta güzel güzel, rahat rahat koşuyosunuz, çünkü vücut o aralar eli şeyinde rahat rahat takılmakta, kalp atışları henüz önem arz etmemektedir. Solunum hızlandıkça,
"Aaa-haaa, aaa-haaaa" diye nefes alıp erotik sesler çıkarmak zorunda kaldığınız anlarda diş macunu size ölümcül darbeyi yapmak için beklemektedir. Çünkü kimsayalından dolayı siz koştukça ağzınızın içinde akışkan olması gereken tükürük resmen lastikleşmeye başlar; buda sizin rahat edememenize, ağzınızın içinde don lastiği ile koşuyomuşsunuz hissine kapılmanıza neden olur; akabinde ise ağız içindeki tüm tükürükler diş macununun buyruğu altına girer ve
"yeter ulen kendi beyliğimizi kuruyoruz" diyip size baş kaldırır, nefes almanızı engelleyerek
"Macunoğulları beyliği"ni kurarlar, hemde tam ağzınızın içine.
İkinci sırada ise koşmadan önce yemek yemek gelir, bunu hiç ama hiç yapma reyiz, madem o kadar acelen var, madem yer yemez koşman gerek, o gün koşmayı ver daha iyi, içindeki 3 kilo menemenle kendini mi öldürücen nan, hayır menemene yazık ondan şeyettim. Makarası bi yana dolu mideyle koşmaya çıktığınızda içi dolu olan mideniz sürekli sallanmalara, basınçlara dayanamayacak ve
"zikerün lan, duuuuur!" diyip içindeki tüm yemekleri sizin ağzınıza doğru yollamaya çalışacaktır. Ne yapsın yani vücut, tutup senin yediklerini sindirmekle mi uğraşsın, yoksa senin koşu sırasında metabolizmanın Asena gibi kıvırmasıyla mı uğraşsın? Dikkatli olmak gerek yoksa kalp krizi, nefes darlığı falan yaşayabilirsiniz.
Buna bağlı olarak koşmadan önce gazlı içecek, yok efem protein alayım diye süt içeyim falan demeyin. Sonra o proteinler koşu sırasında dötünüzün kapısını çalarak
"Hşşş, bırakın bizi yaaa çıkalııııım, noluuuur" diye çığırırlar. Burada iki seçeneğiniz kalır, ya koşuyu şişkin mideyle devam ettirip dötten solumak ve akabinde belkide bayılmak yada bişeye bakmaya gidiyomuşsunuz gibi biyere doğru yanaşıp elemanları serbest bırakmak. Ki ben ikisini de önermiyorum, çıkmadan önce su haricinde bişey içmeyin ulen, he illede içicem banane diyosan koşmadan 3 saat önce falan iç, adamı ayar etme.
Şokella, ah o şokella yok mu o şokella, az madırfakir değil o şokella... Bak yemek olayını da geçtim, koşmadan önce sakın bu tarz antin kuntin şeyler yemeyin. O ne lan öyle, yarısı orangutan dötünden yapılma yağ, diğer kısmı da antin kuntin kakao, şeker falan filan. Koşmadan önce bunu bi yiyin de göreyim sizi. Bakın şöyle oluyo, bu sizin soluk borunuza bi güzel yapışıyo, pazarda oyuncak görünce anasının bacağına yapışıp
"banane yaaa banane" diyen velet gibi tutunur soluk borunuza. Metabolizmanız hızlanıp harlem shake dansı yapmaya başladığı an soluk borunuzdaki şokella da sizinle vaşak geçmeye başlar, sürekli ağzınıza gelir, hiç rahat bırakmaz, makara yapar bildiğin. Öyle bi hale gelirsin ki,
"ulen koşarken kaldırımdaki birine rica etsem de ayağını ağzıma sokup şu şokellayı aşağı iste" diye düşünecek kadar saykoya bağlarsın. Bi süre sonra rahat nefes alamamanızdan dolayı göğsünüz ağrır ve
"kaptan müsait biyerde incek var" diyip poponuzu en yakın yere park edersiniz.
He tabi, şunu yiyip koşmayın, bunu yiyip hoplamayın derken, aç koşun demiyom size lafı yanlış anlayıpta kendinizi öldürmeyin, mesuliyet kabul etmem şerefsizim. Yiyosanız koşudan 3 saat önce yiyin, mümkünse yağlı veya gaz yapan şeyler yemeyin, karbonhidrat ve protein içerikli şeyler yiyin. Tutcak şimdi yazıyı okuyan 2 kamil aç aç koşucak, ondan sonra koşarken gözleri kararıcak, elinde orağıyla beklerken sigara tüttüren bi adam görüp
"abooow !"diyip yere düşücek. Ondan sonra olaylar olaylar, gelcek buraya yok efem yemeden koş dedin bak ne oldu, eli oraklı adam gördüm, aç koşarken cin gördüm bacakları tersti falan gibi erken yazıları yazcak buraya.
Bak az daha hatırlatmadan gidiyodum, bide psikolojik olarak da hazırlık yapmak gerek. Çünkü bizim ayarı bozuk insanımız koşu yapanlara laf atmayı çok sever, özellikle de motor üstünde yada araba içindelerse
(ne hikmetse). Birileriyle koşarken
"Abi kasların güzelmiş" , "Abi o yağlar koşmakla erir mi?", "Koş koşşş heheheaaa", "Hehehe adama bak" gibi sözler duymuşluğum vardır. Tabi iyi şeyler de duyarsınız arada canııım, hevesinizi kırmayayım, misal siz koşarken
"Şşşt yakışıklı" diyen kızlar olabiliyor fakat hemen sevinmeyin, genelde lise çağlarında oluyolar hormonal bi durum yani. Zaten o an şöyle düşünüyosun ister istemez
"ulen bize de anca çoluk çocuk yakışıklı der". He bide size gıpta edip
"Aşkım baksana yeaaa biz yürürken geçmişlerdi yanımızdan, biz aynı yoldayız onlar koşmuşta geri geliyolaaarrr" diyenlerde çıkmıyo değil.
Benden bu kadar efem, daha ne yapam bilemedim, koşmadan önce yapmamanız gereken şeyleri mizahla harmanlayarak önünüze sundum, şu saatten sonra ister yeee ister yemeee. Hadi görüşürük :)
YAZILARIN TELİF HAKKI ABDULLAH KARA'YA AİTTİR.ÇALINMASI VE KOPYALANMASI 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNUNUN 81.MADDESİ İTİBARİYLE YASAKTIR !